Babamız
evimizden uzaktaydı. Evimizde sürekli bir tedirginlik ve huzursuzluk vardı.
Yedi kardeştik ve köy evimizde biz kızlar annemizle birlikte aynı odada
uyuyorken, ağabeylerimiz yan odada uyuyordu. Ben o devirde 13 yaşındaydım.
Evimizin odası beyaz kireçti. Geceleri korkmayalım diye bir gaz lambası kısık
ateşte sürekli yanardı. Ancak duvarlar beyaz olduğundan az ışıkta olsa odada
her şey seçilebiliyordu. Ben iki kız kardeşimle yer yatağında yatıyordum. Annem
divanda yatıyordu. Yatağa gireli bir kaç saat olmasına rağmen ben
uyuyamamıştım. Tavana bakıyordum. O sırada odamızın kapısı açıldı. İçeri
kafasında şapka bir adam girdi. “Bu şapka dediği şey örgü bere” Babamız evde
olmadığı için dayım köyümüze gelerek sık sık bizde kalırdı. Yine geç vakitte
dayım geldi diye düşündüm. Ardından adamın arkasından odaya bir kadın girdi.
Adam önde kadın arkada gaz lambasının asılı durduğu duvara yürüdüler. Adamda
pantolon yerine, aşağıdan iple bağlanmış bir kapri vardı. Kadın beyaz bir elbise
giymişti, siyah saçları beline kadar arkadan uzanıyordu. Hiç konuşmadılar ve
lambanın yanında durdular. Her ikise de bir süre lambanın fanusundan içeri
baktılar. O anda her ikisininde yüzünü net olarak gördüm. Bu kişileri
tanımıyordum. Dayım olmadığını anladığımda çok korktum. Heyecandan dilim
tutulmuştu. Ardından adam gaz lambasının ışığını biraz açtı. Her şeyi artık daha
net seçebiliyordum. Işığı açtıktan sonra yine adam önde, kadın arkada yürüyerek
odanın duvarından dışarı çıktılar. İşte o anda “Anneee !!!” diyerek sessizce
ağlamaya başladım. Annem hızla ellerimi tuttu. “Korkma kızım sende gördün mü
dedi ?” Bu olaya odada bulunan annem, ben ve ablam aynı anda şahit olmuştuk.
Annem sonra bizi şöyle teskin etti. “Kızlarım !!! korkmayın, bunlar bize zarar
vermek için gelmedi. Hanemizin ışığını arttırdılar. Herşey daha iyi olacak.” O
gece korkuyla birbirimize sarılarak uyuduk. Annem o gaz lambasını korkudan bir
daha söndüremedi. Onu yanık bir şekilde vitrinin üzerine koydu. Lamba orada
kendi kendine gazı bitene kadar yandı. Lambayı söndürmememiz içinde bize
tembihte de bulundu. Sanırım evimize gelenlerin açtığı ışığı söndürmeye
korkmuştu…Bu olayı kimseyle paylaşmadık. Aile sırrımız olarak uzun süre
içimizde yaşattık. Bu
olayı olayın tanıklarına ayrı zaman ve mekanlarda sordum. Hepsi yaşanan bu
olayı aynen teyit etti. Yaşları şuanda epey ilerlemiş bu sıradan kadınların
aradan yıllar geçtikten sonra böyle bir hikaye uydurmalarının hiç bir anlamı
olmayacağı kanaati bende oluştu. Hatta olayı duymuş olmama epey şaşırdılar.
Sanırım birbirlerine çok iyi tembihlemiş olacaklar veya bu sır dolu olayı
unutmak istemelerinden de kaynaklanıyor olabilir. Genelde olayı anlatışları
yorumdan uzak, kısa ve özdü. Genelde bu tip olayı anlatanların heyecanla,
ballandırarak bezedikleri cümleler kurmadılar. Yaşandı bitti ! üzerinde
durmuyoruz havasındaydılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder